20 Eylül 2007 Perşembe

Konfeksiyon Yan Sanayinde Üretim Uygulamaları, Sorunları

Türkiye' nin ihracat içinde tekstil ve konfeksiyon sanayinin payı oldukça yüksektir. Tekstil ve konfeksiyon ihracatı , son yıllarda Uzakdoğu da meydana gelen ekonomik krizi izleyen Rusya ekonomisinin çökmesi ve Çin in dünya pazarlarına girmesiyle bir duraklama dönemine girmiştir. Bu duraklama 1995 yılından itibaren önemli ölçüde asılmış ve 1994 yılında 6.5 milyar dolar olan ihracat 2000 yılında 9.8 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Türk tekstil ve konfeksiyon sanayii GSMH nın yaklaşık yüzde 11-12 arasında oldukça önemli bir bölümünü yaratmaktadır. Toplam sanayi üretiminin yaklaşık yüzde 10 unu üretmekte ve toplam iş gücünün 2 milyonunu, dolaylı olarak da 6 milyonunu istihdam etmektedir (Atılgan, 2001, s.17)Hammadde ve girdi tedariki, gerek üretilen ürün ve hizmetlerin kalitesi, gerekse maliyet ve satış fiyatlarının oluşumu açısından her türlü işletme için önem taşımaktadır. Ancak küçük ve orta büyüklükteki işletmeler girdilerin tedarikinde büyük sorunlar ile karşılaşmaktadır. Bu sorunlardan en önemlisi, bu tür işletmelerin finanssal güçlerinin yetersiz olmasıdır. Bu nedenle, zamanında yeterli girdileri sağlamak, stok yapmak olanağına sahip değildirler. Diğer bir sorun, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin girdileri peşin veya büyük vade farklar ile satın alıp, ürettikleri ürün ve hizmetleri vadeli satmak zorunda kalmalarıdır (Olalı , vd., 1993,83).

Satın alma kararlarının kalitesi işletmenin pazarda başarılı olmasını etkileyen önemli bir faktördür. Kaliteli satın alma kararlar işletmelerin maliyetlerini düşürmekte ve karlarını arttırabilmektedir. Satın alma, doğru kalitedeki hammadde, malzeme ve yarı mamullerin en uygun zamanda en doğru miktarda ve en iyi fiyattan satın alınma sürecidir (Siropolis, 1982, 463).İşletmelerde üretim sürecine giren girdilerin tamam tedarikçilerden sağlanmaz. Üretim bölümleri hammadde, yardımcı malzeme, yarı tamamlanmış mamuller vb. girdileri tedarikçilerden daha düşük maliyetle, daha yüksek kalitede ve daha hızlı biçimde sağlayabilirler. Diğer yandan, tedarikçiler baz girdilerin üretiminde uzmanlaşabildiklerinden bu girdiler tedarikçilerden daha kaliteli ve hızlı bir biçimde ve daha ucuza sağlanabilirler (Gathier, 1996, 572). 1980lerde başlayan ve 1990 larda hız kazanan taşeronlaştırma (outsourcing) uygulamalar , işletmelerde maliyetleri azaltmak, rekabet edilebilirliği arttırmak, esneklik kazanmak ve zamandan kazanmak amacıyla yerine getirilmektedir (Düren, 2000, 78, 79). Bu yöntem fason imalat ve yedek parça üretiminde rahatlıkla uygulanmaktadır.
İşletmeler girdilerini satın alırken öncelikle fiyat faktörüne ağırlık verirken,günümüzde birden fazla faktörü göz önüne almaktadır. Bu faktörler, fiyat, kalite, teslim zaman , hizmet, ödeme koşullar , vd. olabilmektedir.
Sonuç olarak, işletmelerde, özellikle KOBİ lerde birtakım üretim sorunları ile karşılaşılmaktadır. Öncelikle, üretilen ürünün kalitesinin düşük olması ya da belirlenen spesikasyonlara uygun olmaması en önemli sorun olarak görülmektedir. Günümüzde tüketicilerin gereksinimlerinin artması yanında teknolojinin hızla ilerlemesi ve rekabetin oldukça yoğunlaşması biçiminde ifade edilen küreselleşme olgusu karşısında KOBİ’lerin kullandıklar makine, teçhizat ve ekipman oldukça eski teknolojilere dayanmaktadır.KOBİ’ler teknolojik yenilikleri izleyememekte ve yeterli ar-ge faaliyetlerinde bulunamamaktadırlar.KOBİ’ler teknolojik yenilikler ile birlikte, yeni üretim sistemlerini uygulayamamakta, böylece küçük siparişleri istenen zamanda teslim edememektedirler. KOBİ ler maliyetlerini düşürebilmek için çoğu zaman kalifiye olmayan eleman çalıştırmakta ve çalışanların bilgi ve becerilerini geliştirmek amacıyla eğitim çalışmalarını yeterince yerine getirememektedirler.

Kaynak
YÖNETİM VE EKONOMİ Yıl:2001 Cilt:8 Say :2 Celal Bayar Üniversitesi . .B.F. MANİSA
Yard. Doç. Dr. M. Haluk KÖKSAL

Hiç yorum yok: